G7 NEDİR?
Ülkeler arasında uluslararası kuruluşlar ve/veya bütünleşmeler aracılığıyla kurulan ilişkilerin yanında bazı “gruplaşmalar” da gözlenmektedir. Uluslararası kuruluşlar bir uluslararası anlaşmayla kurulurken ülke gruplarının oluşturulmasında bağlayıcı bir hukuk metni bulunmamaktadır.
- Uluslararası ekonomik kuruluşlar ve dünya ekonomisi üzerinde etkili olan güçlerin başında gelişmiş sanayileşmiş ülkelerin oluşturdukları gruplar gelmektedir. Bu grupların başında adını sıkça duyduğumuz G7 gelmektedir.
- 1973 petrol krizinden sonra ortaya çıkan küresel ekonomik durgunluk ortamında sanayileşmiş ülkelerin (ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya) bir araya geldiği hükümetler arası forum niteliğindeki G6 toplantılarına 1975’te Kanada’da katılmıştır.
- G7, kurulduktan sonra dünya ekonomisine yön vermeye çalışmıştır.
G7’DEN G8’E
- Petrol krizi/ambargosunun etkisiyle ortaya çıkan dünya finansal krizini görüşmek ve üstesinden gelmek üzere oluşturulan G7 platformu uzun süre dünya siyasetinde ve ekonomisinde etkili oldu.
- Dünyanın en büyük, kalkınmış ve sanayileşmiş yedi ülkesi ve Avrupa Birliği’ni (AB) bir araya getiren bu yapı gelişmiş kapitalist ülkeleri küresel krizlere karşı korumuş ve ABD liderliğindeki liberal dünya düzeninin devamını sağlamada etkili bir rol oynamıştır.
- Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra Batı blokuna yakınlaştırma umuduyla liberal bir sisteme entegre edilmek istenen Rusya da bu platforma davet ile dahil edilmiştir. 1997 yılında Rusya’nın da katılımıyla grup G8 adını almıştır.
G7&G8
- Putin’in Rusya’da güçlü bir iktidar oluşturması, Çin ile yakın iş birliğine girmesi ve en önemlisi Batı hegemonyası altındaki tek kutuplu dünya sistemini kabul etmeyeceğini ilan etmesiyle birlikte Kırım’ı ilhak etmesiyle 2014 yılından itibaren Rusya toplantılardan dışlanmıştır. Üye sayısı yeniden AB dışında yediye düşmüştür.
- Avrupa Birliği de G7 toplantılarında Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi Başkanlığı seviyesinde temsil edilmektedir. G7 başkanlığını elinde bulunduran ülke yıllık toplantının organizasyonundan ve ev sahipliğinden sorumludur.
- Belirli aralıklara toplanıp dünya siyaseti ve ekonomisinin geleceği konusunda G7 ABD öncülüğünde oligopolistik bir liderlik rolü oynamaktadır.
G7: bir uluslararası anlaşmayla kurulmamıştır. Bu nedenle yapısı, ilkeleri ve kuralları belirlenmemiştir.
G7’DEN G20’YE
Küresel ekonomide istikrar ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak amacıyla üyeleri arasında politika koordinasyonunu sağlamak, finansal kriz risklerine karşı birlikte hareket etmek ve yeni bir uluslararası finansal mimari yaratmak amacıyla bir araya gelen 19 ülke ve AB’nin oluşturduğu gruba G-20 denilmektedir.
- Doğu Bloğunun çözülmesinin ardından, küresel sermaye hareketlerinin de hız kazandığı bir ortamda “yükselen ekonomiler” olarak tanımlanan bir grup ülkenin küresel ekonominin yönetiminde yeterince temsil edilmediğini vurgulamışlardır.
- 1998’de Asya’da ortaya çıkan finansal krizin G8 ve tüm dünyaya etkilerinin görülmesi üzerine, küresel ölçekte karar alma ve uyumlu hareket etmek için özellikle yükselen pazar olarak adlandırılan ülkeleri kapsayan yeni bir oluşum ihtiyacı açığa çıkmıştır. G8 yerine artık dünya ticareti, ekonomik büyümesi ve üretim ve tüketiminde giderek daha büyük oyuncu olan ülkeleri kapsayan G20 oluşumu ortaya çıkmıştır.
- 1999 yılında gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarının Berlin’de bir araya gelmişlerdir. Bu tarihten itibaren her yıl düzenli olarak toplantılar gerçekleşmektedir.
G20 NEDİR?
- G20, ekonomik büyüklüğe göre sıralanan ilk 20 ülkeden değil, nüfus ve coğrafya olarak da küreyi temsil edebilecek çeşitliliği yansıtacak şekilde oluşturulmuştur.
- G20, 1999’da kurulduğunda, liderler düzeyinde değil, Merkez Bankası (MB) Başkanları ve Maliye Bakanlarının toplanarak görüş alışverişinde bulunduğu bir işleyişe sahip olmuştur.
- Ancak 2008 yılında yaşanan finansal kriz sonrası G20 sadece MB Başkanları ve Maliye Bakanları değil, liderlerin bir araya geldiği bir zirve halini almıştır. İlk G20 Zirvesi Kasım 2008 tarihinde Washington’da gerçekleştirilmiştir. Daha sonraki zirveler ise 2009 yılında Londra ve Pitsburg, 2010 yılında Toronto ve Seul olmak üzere her yıl farklı bir ülkede düzenlenmiştir.
- G20’nin kurulmasındaki amaç gelişmiş ekonomilerle gelişmekte olan ülkeleri bir araya getirerek, dünyanın ekonomik sorunlarına daha kalıcı çözümler üretmekti.
- G20 üyeleri arasında 19 ülke ve Avrupa Birliği bulunuyor. Üyeler arasında G7’yi oluşturan Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Almanya, Japonya, Fransa, İtalya ve Birleşik Krallık bulunuyor.
- G20’de her sene bir üye, toplantılara ev sahipliği yapıyor ve o seneki gündemi şekillendiriyor. Ev sahibi ülke kendi açısından önemli gördüğü konuları zirvenin gündemine taşıyıp zirvenin akışını yönlendirebiliyor.
- G20, Dünya ekonomisinin yaklaşık %85’ını, ticaretinin %75’ini ve nüfusunun 2/3’ünü temsil etmektedir.
- Farklı kıtalardan gelişmiş ve yükselen ekonomileri aynı platformda bir araya getiren, kapsayıcı yapısıyla uluslararası ekonomik düzlemde profili giderek yükselen bir oluşum olarak kendisini göstermektedir.
YÜKSELEN GÜÇLER: “BRICS”
Goldman Sachs’ın iktisatçısı Jim O’Neill 2001’de Building Better Global Economic BRICS” isimli raporunda yükselen ekonomik güçler olarak BRIC oluşumunu ortaya atmıştır.
- Dünya ekonomisinde bu ülkelerin payının artacağını ve gelecekte önemli potansiyel taşıyacaklarını,
- Çin ve Hindistan’ın devasa nüfusu ile mal ve hizmet üretimi ve tüketimiyle, Rusya ve Brezilya’nın ise hammadde tedarikçisi konumuyla dünya ekonomisinde kilit önemdeki ağırlıklarının artacağını belirtmiştir.
- 2050 yılına kadar Hindistan ve Çin’in dünyanın en çok üretilen mal ve hizmet tedarikçisi olacağı; Brezilya ve Rusya’nın da benzer şekilde hammadde tedarikçileri olarak egemen olacaklarını iddia etmiştir.
- BRIC oluşumunun 2050’de dünyanın ilk on ekonomisi arasında yer alacağı ve dünyanın en büyük ekonomisinin Çin olacağı ve onu sırasıyla Hindistan, Brezilya ve Rusya’nın takip edeceği yine Goldman Sach’ın 2003 yılında yayımlanan ‘Dreaming With BRICs: The Path to 2050’ adlı başka bir raporunda yer almıştır.
- BRICS ülkeleri ilk kez Dişişleri Bakanları seviyesinde 2006’daki BMGK toplantılarında bir araya geldi.
- Üç yıl sonra devlet başkanları düzeyinde Yekaterinburg (Rusya, 2009) Zirvesi ve sonrasında her yıl farklı bir ülkede gerçekleşen zirvelerde toplandılar.
- 2010’da Güney Afrika’nın da dahil olmasıyla grubun ismi “BRICS” olarak revize edildi. Güney Afrika’nın oluşuma katılması ekonomik olmak ile birlikte jeopolitik bir önem taşıdı. BRICS’in etki coğrafyası genişledi.
- Üye sayısı beşi bulan ülkelerin tek bir oluşum altında toplanmaları ve küresel ekonomideki ağırlık, nüfus ve jeopolitik konum yönüyle dikkat çekmelerini sağladı.
- BRICS ülkeleri dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 42’sini, toplam milli gelirin yüzde 24’ünü oluştururken üye ülkelerin coğrafi büyüklükleri dünyanın yüzde 25’ini ve dünya ticaretinin de yüzde 19’unu oluşturmaktadır.
BRICS NELER YAPABİLİR?
- BRICS üyesi ülkelerin sahip olduğu coğrafyanın geniş oluşu ve jeopolitik önemi ile birlikte bazı ülkelerin devasa üretim ve tüketim potansiyeli (Çin, Hindistan) bir kısmının da zengin yer altı kaynaklarındaki (Rusya, Brezilya, Güney Afrika) rolleri hem siyasi hem de ekonomik açıdan dikkat çekici oldu.
- Siyasi ve ekonomik bir diyalog ve işbirliği tesisi amacıyla kurulan BRICS oluşumu zamanla bir platforma dönüştü.
- ABD’nin küresel sistemdeki hegemonyasına karşı bir güç dengesi olmaya çalışan oluşumun; tek kutuplu dünya düzeni karşısında çok kutuplu bir dünya düzeni yolunda başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler tarafından endişe ile izlenmektedir.
BRICS AVANTAJI
- BRICS platformu özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından seslerini duyurmaları, küresel ve bölgesel sorunları gündeme getirmeleri, adil ve eşit bir dünya düzeni talep etmelerine yönelik beklentileri arttırdı.
- BRICS’in uluslararası sisteme yönelik eleştiriler getirmesi ve üye ülkeler arasındaki işbirliğini arttırmaya çalışması esas amacını teşkil etti.
- Bir taraftan oluşum üyesi ülkeler arasında dayanışma ve işbirliğini güçlendirmeye çalışılmış diğer taraftan da uluslararası sistemde daha dengeli bir yapının kurulması ve eşit koşullarda rekabet ortamının oluşmasına katkı sunmak hedeflenmiştir.
BRICS’IN KURUMSAL ÇIKTILARI
BRICS grubu IMF ve Dünya Bankasına rakip olabilecek yeni oluşumlar kurmuştur.
- Yeni Kalkınma Bankası (NDB) ve Koşullu Rezerv Düzenlemesi (CRA) hayata geçirilmiştir.
- Kurulan bankanın ve mekanizmanın Dünya Bankasına ve fona göre hala oldukça zayıf kaldığı söylenebilir ancak özellikle Bretton Woods kurumlarının monopol gücüne ve egemenliğine karşı Çin öncülüğünde yeni bölgesel kalkınma bankaları önemlidir.
- Bu fonla kısa vadeli ödemeler dengesi baskılarını önlemek, karşılıklı destek sağlamak ve finansal istikrarı daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Dahası düzenleme metninde yeni üyelerin bu şemsiye altında toplanması ve kredi vermeye dönük maddeler de söz konusu.
- Kendi ihracat hamlelerini daha rahat bir şekilde yürütmek için İhracat Kredi ve Garanti Ajansı ekonomik işbirliği geliştirilmiştir.
BRICS VE IMF REFORMLARI
- Hem BRICS’in gerçekleştirdiği zirvelerde hem de farklı platformlarda IMF’ye yönelik getirilen reform talepleri karşısında 2010’de idari reform teklifi onaylanmıştır. Bugün IMF’nin onayladığı reformlar yeterli olmasa da gelişmekte olan ülkelerin kota paylarının arttırılması yoluyla oy haklarında yaşanan artışlar tarihi bir anlaşma şeklinde tanımlanmıştır.
- Reform sonrasında ilk sıralarda yer alan gelişmiş ekonomiye sahip ve G6 üyesi ülkelerin (ABD, Japonya, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere) ardından BRIC ülkeleri (Brezilya, Çin, Rusya ve Hindistan) IMF’nin en büyük on üyesi arasında yer aldı.
- BRICS ülkelerinin o yıllarda kota payları yüzde 10,59 ve oy hakları yüzde 9,8 civarlarındaydı. Ancak gerçekleşen reformlar sonrasında BRICS’in kota payı 15’lere yaklaşmış oy gücü ise yüzde 14 seviyelerinin üstüne çıkmıştır.
- Oluşumun kendi içinde sınırlı bir ticari bağı var. Halen herhangi bir ekonomik bütünlüğü mevcut değil.
- Aktörler arasındaki rekabet yüksek olduğu kadar ekonomik öncelikler de farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, enerji ve hammadde fiyatlarının yüksekliği Rusya, Brezilya ve Güney Afrika için önemli bir gelir kaynağı anlamına gelirken Hindistan ve Çin ise devasa tüketim potansiyellerinde dolayı olumsuz görülebilmektedir.
- Ayrıca Hindistan ve görece Brezilya’da kurumsallaşmış bir demokrasi deneyimi ile Rusya’da otoriter bir yapı ve Çin’de ise komünist tek partinin yönetimi gibi birbirinden ayrışan yönleri bulunmaktadır.
- Söz konusu ülkeler arasında siyasi ve dış politika konularında da ortak çıkarlar sınırlı kalırken, özellikle Çin-Rusya ve Çin-Hindistan arasında yer yer ciddi jeopolitik rekabetler yaşamaktadır.
Bu ve benzeri farklılıklar büyüme ve kalkınma süreçlerinin birbirlerini aksi politikaları izlemelerine de neden olmaktadır.
Instagram Hesabı‘mızı da takip edebilirsiniz!
No responses yet