Giyilebilir Teknoloji ve Lojistik

Şimdi gözlerinizi kapatın ve 90’lı yıllara kısa bir yolculuk yapın. Hayatımıza yeni giren cep telefonları ev hanelerine yavaşça adımını atan internet ve alışılmışın dışında olan diz üstü bilgisayarlar… O zaman bize çok büyüleyici gelen teknoloji bugün herhangi bir çocuğu bile tatmin edemeyecek kadar yetersiz kalabiliyor.

İnsanoğlu kapasitesini kullanmaya devam edebildiği sürece varlığını devam ettirecek bir devrim yaratmıştır. Dün yepyeni olan bir şeye bugün çok çabuk entegre oluyoruz.  Maalesef ki burada bizim için önemli olan, teknolojinin yolda durup bizi beklemeyeceğidir. Teknoloji şirketlerin kendisine ayak uydurmasını da beklemeyecektir; aksine, rakiplerimizle baş başa bırakacaktır.

Günümüzde içinde bulunduğumuz bir çok sektörü derinden yaralayan, kovid-19 küresel salgınından da ders çıkaracağımız gibi lojistik sektörünün teknolojik gelişmeler konusunda her zaman bir adım önde olması gerekmektedir.  Dünya’nın izole olduğu ve içine kapandığı bir süreçte bir mal veya hizmetin bir yerden bir yere ulaştırılması eylemi çok hayati bir konuma gelmiştir. Bu nedenle küresel salgın sürecinde ve sonrasında büyük görevler üstlenen lojistik firmaları ve tedarik zincirleri kısıtlamaların yaşandığı bir dönemde en önemli araçlar olmuşlardır.

Küresel bir salgın sonrası lojistik firmalarının ve tedarik zincirlerinin sağlamlıklarını ve hayatta kalmalarını sağlayan en önemli etken ise yeni bilişim teknoloji ve sistemlerinin kullanılması ile mümkündür.

Krizin fırsata çevrilmesi ekseninde yenilikçi olmayı kendilerine hedef belirleyen şirketler, lojistik firma ve tedarikçileri, süreç ve elde edilen kaynakları denemek, değerlendirmek, uygulamak, izlemek, onları optimize etmek, değişen pazar koşullarını hafifletmek ve buna yönelik olarak ihtiyacı karşılamak için yeni teknolojileri kullandıkları takdirde lider olacaklardır.

Aslında hepimizin aşina olduğu akıllı saatler, akıllı gözlükler veya VR sanal gerçeklik gözlükleri ve akıllı giysiler de bu teknolojinin bir parçası. Bu gibi gelişmekte olan ürünleri sektöre entegre etmek ise biz Lojistisyenler’e düşüyor.

Bir iş aracı olarak giyilebilir bilgisayarlar, çalışan verimliliğini artırabilir, bağlanabilirliği geliştirebilir ve genel iletişimi daha sorunsuz hale getirebilir.

Tüm bunlar, UPS gibi perakendeciler ve lojistik şirketleri için bir hedef olmaya devam eden küresel ticareti hızlandırmada önemli bir rol oynamaktadır. Paketleri ayırma ve taşıma, depo ve lojistik çalışanlarının onarımı için gerçek zamanlı olarak hazır bilgilere ihtiyaç duyarlar. Bu “masasız” çalışanlar, bütün gün bilgisayar başında oturma lüksüne sahip değildirler. Her zaman hareket halindedirler ve işlerini yapmak için genellikle iki ellerine ihtiyaç duyarlar, bu da bir tableti veya elde taşınır tarayıcıyı tutmayı hantal hale getirir. Örneğin dijital gözlük, çalışanların diğer görevlerden uzaklaşmadan bir paketin durumunu güncellemesine yardımcı olabilir. Sadece bir koliye bakmak, ilgili bilgileri yakalayabilir ve görüntüleyebilir, aynı zamanda paketleri kapınıza kadar getiren diğer kişilere anında güncellemeler sağlayabilir.

Lojistik sektöründe ülkemizde en yaygın olan giyilebilir teknoloji örneği sektörün yapı taşlarından biri olan barkod okuyuculardan çıkmıştır.

HandsFree barkod okuyucular Adından anlaşılacağı üzere bu teknoloji depo görevlilerin üzerine takıldıktan sonra, iş için her iki elini de serbest bırakırken barkodları taramasını ve işlemesini sağlıyor. Bu da daha fazla verimlilik, doğruluk ve üretkenlik sunuyor.

GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİ 1

Sektörde adı geçen bir diğer isim ise GoogleGlass. Giyilebilir teknolojide adı geçen Google Glass, kullanıcıların izledikleri her şeyle sesli yönlendirme yoluyla etkileşim kurmasını sağlıyor. Taşımacılık, lojistik ve tedarik zinciri sektörü iş zekası lideri eft.com, Google Glass’ın depodaki mobil bilgisayarların birçok bilgi işlem görevini yerine getirebileceğini kanıtladı; barkodları okuyabilir, bir veri tabanına bağlanabilir ve bir veri tabanındaki bilgileri görüntüleyebilir ve hatta bir veri tabanına bilgi yükleyebilir. Ancak Google Glass’ın depodaki belki de en çekici yararı, tamamen eller serbest olarak kullanılabilme özelliğidir. Kelimenin tam anlamıyla personelin ellerini serbest bırakmak ve çalışanların departmanları ile bir bilgisayar arasında gidip gelme ihtiyacını ortadan kaldırmak, onlara çoklu görev için daha fazla zaman ve fırsat tanıyarak verimliliği artırır. Ancak, verimliliği artırmak ve maliyetli manuel süreçleri azaltmak için giyilebilir teknolojiyi bir araç olarak kullanmak isteyen lojistik işletmeleri için Google Glass tek ve kesinlikle en iyi seçenek değil. Logistics Viewpoints’e göre, “Avusturya merkezli bir malzeme taşıma ve lojistik yazılım çözümü sağlayıcısı” olan Knapp AG, aslında özellikle depo ve lojistik ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmış artırılmış gerçeklik gözlükleri geliştirdi. Şirketin KiSoft Vision çözümü, Ses Tanıma yazılımıyla uyumludur, ancak ek olarak görsel istemler ve doğrulama özelliğine sahiptir. Örneğin, birden fazla seri kodun taranması, giyilebilir tarama teknolojisiyle elde taşınan bir barkod tarayıcı kullanarak bilgileri işlemekten daha hızlıdır.

GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİ 2

Giyilebilir teknolojinin lojistik sektörü için özellikle faydalı olan bir diğer önemli yönü, fotoğrafları bir veri tabanına anında yükleme yeteneğidir. Çoğu artırılmış gerçeklik çözümünün kamera özellikleri, fotoğraflara yorum veya not ekleme olanağı da sunar. Bu, depodaki çalışanların ürünleri işlerken fotoğraflı belgeler sağlamasına olanak tanır; İster bir envanter veri tabanına yüklenmiş olsun, ister ürünün sevkiyattan önceki durumuna ilişkin bir müşteri dosyasında belge olarak sağlansın, ister deponun dijital haritasına bir veri noktası olarak eklenmiş olsun, bu yetenek, giyilebilir teknolojinin basitleştirebileceği bir başka yoldur. depo personelinin ömrünü uzatır ve mevcut depo prosedürlerinin verimliliğini artırır.

Artırılmış gerçeklik teknolojisi, lojistik ihtiyaçlara özel tamamen benzersiz çözümler de sunuyor. Logistics Viewpoints, giyilebilir artırılmış gerçeklik gözlüklerinin, bir işçinin bir paleti istifleyip monte etmesinin en verimli, etkili ve güvenli yolunu göstererek palet oluşturma optimizasyonunu iyileştirebileceğini ve daha hafif ürünleri potansiyel olarak ezilmekten koruyabileceğini belirtiyor.

Giyilebilir teknolojiye özgü bir başka potansiyel fırsat, kullanıcı için depo içinde gerçek zamanlı navigasyon sağlama seçeneğidir. Bu, cihazı GPS ile senkronize etmek de dahil olmak üzere çeşitli şekillerde uygulanabilir. Ancak eft.com, en olası çözümün, deponun haritasını teknolojinin erişebileceği bir veri tabanına yüklemek olduğunu öne sürüyor. Kullanıcı daha sonra yakındaki bir şeyin barkodunu tarayarak kendilerini depo haritasında “yeniden yönlendirebilir”. Bu tür dahili rota navigasyonu, özellikle Amazon’dakiler gibi büyük ölçekli depolarda, toplama sürecinde boşa harcanan zamanı kolayca azaltabilir. Toplama, aslında giyilebilir teknolojinin lojistik organizasyonunuzdaki verimliliği artırabilmesinin bir numaralı yoludur. Artırılmış gerçeklik teknolojisi, yukarıda bahsedilen tüm araçları kullanarak, toplayıcıyı toplama siparişindeki ürüne giden bir navigasyon rotasında yönlendirebilir, onlara öğenin bir resmini gösterebilir ve ardından doğrulama için barkodu tarayabilir. Ürün alındıktan ve barkod tarandıktan sonra, giyilebilir teknoloji onlara ürünle ilgili talimatlar veya hatırlatıcılar sağlayabilir.

Tüm bu teknolojik gelişmeler biraz fütüristik görünebilir, ancak bugün endüstri liderleri tarafından uygulanmaktadır. Lojistik alanındaki en büyük isimlerden biri olan DHL, son zamanlarda lojistik teknolojisindeki bir sonraki adımı çok başarılı bir şekilde test etti. Bir depoda akıllı gözlükleri ve artırılmış gerçekliği test eden bir pilot projede, “artırılmış gerçekliğin lojistiğe katma değer sunduğunu ve toplama sürecinde yüzde 25 verimlilik artışı sağladığını kanıtladılar.” Her lojistik kuruluşu, müşteri fiyatlandırma baskısına, daha hızlı yanıt süresi taleplerine ve artan müşteri beklentilerine ayak uydurmaya çalışıyor, bu nedenle birçoğunun bu sorunları çözmek için teknolojiye yönelmesi şaşırtıcı değil. Giyilebilir ve artırılmış gerçeklik teknolojisi, süreç iyileştirme verilerini %25’e varan oranlarda göstermeye devam ederse, bunun tedarik zinciri üzerinde büyük bir etkiye sahip olacak bir sonraki araç olabileceğine şüphe yok.  Ancak teknolojinin potansiyeli tam olarak anlaşılmadan önce, giyilebilir cihazların dayanıklılığı ve pil ömrü gibi birkaç engeli aşmamız gerekiyor.

Bu kadar hızlı gelişen teknoloji ile birlikte, çeşitli gadget’ların birbirleriyle sorunsuz bir şekilde iletişim kurabilmesini sağlamak için uyumluluk standartlarına da ihtiyaç vardır.

Piyasaya yönelik hareket etmek oluşabilecek iş gücü istihdamı için de öncü olacaktır. Birçok firma otomasyon sebebiyle dönüşen iş süreçlerinde istihdam edilen personele farklı eğitimler vererek, onları katma değeri daha yüksek ve daha istisnai akış içeren işlere kaydırdığını ifade etmektedir. Mevcut iş süreçlerinin yeniden tasarlanmasının bir sonucu olarak birçok iş tanımının farklılaşması gündeme gelecektir. Ancak giyilebilir teknolojinin faydalarını ne kadar çok incelersek, vaatler o kadar netleşir.

Giyilebilir cihazların bizi nereye götüreceğini tam olarak bilmiyor olsak da, dünya çapında tedarik zinciri yönetimi ve depolarda – en azından bir şekilde – yüksek uygulamalarını tam olarak tahmin ediyoruz.

Şimdiye kadar konuştuğumuz her şey yakın gelecekte kapımızı çalmış olacak ve bir bakmışız bu sistemin bir parçası olmuşuz. Rüzgarın yönünü değiştiremediğimiz zaman, yelkenlerimizi rüzgara göre ayarlamak zorundayız. Eğer senin de bu sistemin parçası olmak gibi bir gayen varsa aklında bulunan parlak fikirlerini yorumlarda bekliyorum.

KAYNAKÇA

Instagram Hesabı‘mızı da takip edebilirsiniz!

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*